OECD Sosyal ve Duygusal Beceriler Anketi

OECD geçtiğimiz günlerde Sosyal ve Duygusal Beceriler üzerine yaptığı anketin sonuçlarını yayınladı. Özellikle ölçümlenmesi akademik süreçlere göre çok daha zor olan becerilerin değerlendirilmesi ve bununla ilgili bir rapor sunulması eğitim camiası için büyük bir önem arz ediyor.

Anketin bazı yapılma amaçları vardı. Bunlar:

  • Katılımcı şehirlere ve ülkelere göre öğrencilerin sosyal ve duygusal becerileri hakkında bilgi verme
  • Öğrencilerin, ev okul ve akran ortamlarında sosyal ve duygusal becerilerin gelişimini destekleyen veya engelleyen faktörleri belirleme
  • Sosyal ve duygusal becerilere ilişkin geçerli, güvenilir, karşılaştırılabilir bilgilerin farklı populasyonlar ve ortamlarda üretilebildiğini gösterme

Peki bu çalışma neyi değerlendiriyor?

  • Sosyal ve duygusal becerilerin çocukların eğitim, sosyal bağlılık, sağlık ve genel refah alanındaki sonuçları
  • Ebeveyn stilleri, evdeki öğrenme kaynakları gibi faktörleri
  • Öğretim yöntemleri veya özel uygulamalar gibi okul bağlamındaki faktörleri
  • Akran ve topluluk bağlamında arkadaş ilişkileri ve etkinliklere katılım gibi faktörleri
  • İki farklı grup (10 ve 15 yaş) öğrencilerdeki farklı kültür ve eğitim sistemlerinin getirdiği faktörleri

OECD anketi 5 ana alan ve bu alanlarda bulunan alt becerileri değerlendiriyor. Bunlar:

  1. Görev performansı: Özdisiplin, Sorumluluk, Sebat
  2. Duygusal düzenleme: Stress direnci, Optimizm, Duygu kontrolü
  3. İşbirliği: Empati, Güven, Dayanışma
  4. Açık fikirlilik: Yaratıcılık, Merak, Tolerans
  5. Başkaları ile etkileşim kurma: Sosyallik, Kendine güvenme, Enerji

Bunlara ilaveten ;

  • Başarı motivasyonu
  • Özyeterlilik

Becerileri de değerlendirildi.

Anket, 2 döngüde uygulanıyor. 1. Döngü (2018-2020) 9 ülke 10 şehirde uygulandı. Bunlar:

  • Ottowa, Kanada
  • Houston, ABD
  • Manizales, Kolombiya
  • Bogota, Kolombiya
  • Sintra, Portekiz
  • İstanbul, Türkiye
  • Helsinki, Finlandiya
  • Moskova, Rusya
  • Suzhou, Çin
  • Daegu, Güney Kore

Anketin 2. Döngüsü ise 2021-2023 yılları arasında uygulanacak. 2021 ve 2022 de deneme ve gerçek uygulamalar gerçekleştirilmesi ve 2023’de ise analiz ve raporların oluşturulması kısmı planlanıyor.

Peki bu anketi bu kadar güçlü yapan neydi? Farklı metotların, farklı kaynakların ve farklı içeriklerin birleştirilmesi bu anketin güçlü tarafı olarak görülebilir.

10 ve 15 yaş grubu öğrencilerin değerlendirilmesi yapıldığı ankette öğrencilerin sosyal ve duygusal becerilerini doğrudan değerlendirilmekle birlikte ve aynı zamanda ailelerinden, öğretmenlerinden ve okul müdürlerinden bilgi alındı. Böylelikle becerilerin geliştiği ev ve okul ekosistemlerinin etkilerini bize daha iyi değerlendirme fırsatı verdi.

ANKET SONUÇLARI

Sosyal ve duygusal beceriler erken bebeklik dönemi ile başlar ve kişinin ömrü boyunca devam eder. Ancak akademik öğrenmenin aksine öğrencilerde sosyal ve duygusal becerilerin gelişimi istikrarlı bir yükseliş trendi izlemez. Raporu okuduğumda sonuçları altı başlık altında topladım.

Sonuç 1: 10 yaşındaki öğrenciler, 15 yaşındakilere oranla daha yüksek sosyal ve duygusal becerilere sahiptir.

Bu çarpıcı sonuç bize yaş ilerledikçe becerilerimizin gelişiminin azaldığını göstermektedir.

Sonuç 2: 15 yaşındaki kız öğrencilerin yaratıcılıklarının erkek öğrencilere göre daha azdır.

Burada, erkeklerin yaratıcı becerilerine aşırı güvenen çocuklardan oluşurken kızların da ortalama olarak daha gerçekçi oldukları söylenebilir.

Sonuç 3: Sosyal ve duygusal beceriler, sosyal geçmiş ve cinsiyete göre farklılık gösterir. Örneğin, kızlarda sorumluluk, başarı motivasyonu, empati, işbirliği gibi beceriler yüksek düzeydeyken erkeklerde ise stress direnci, iyimserlik, duygusal kontrol, atılganlık ve enerji yüksek düzeyde çıkmıştır.

Ayrıca, avantajlı geçmişe sahip öğrencilerin ölçülen her beceride dezavantajlı akranlarından daha yüksek sosyal ve duygusal beceriye sahiptir.

Bu da bize sosyal ve duygusal becerilerin gelişiminde refah düzeyi ile cinsiyetin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

 Sonuç 4: Bazı sosyal ve duygusal beceriler akademik performans ile doğrudan ilişkilidir. Örneğin, entelektüel olarak meraklı ve ısrarcı olmak okuma, matematik ve sanat alanları ile ilişkili becerilerdir. Burada ebeveyn ve öğretmenlerin beklentileri ile kalıcılık sağlanabilir. Aynı sosyal statüye, aynı cinsiyete ve aynı bilişsel yeteneğe sahip öğrencilerden sosyal ve duygusal becerileri daha gelişmiş olanın akademik başarısı daha fazladır.

Stres direnci, sosyalleşme, yaratıcılık akademik başarı ile ters orantılı iken sebat, güven ve merakın akademik başarı ile doğru orantılı olduğu bulunmuştur.

Sonuç 5: Öğrencilerin sosyal ve duygusal becerileri , sosyal statü ve cinsiyet ele alındıktan sonra bile öğrencilerin psikolojik iyi oluşları ile yakından ilgidir. Örneğin, stres direnci ve iyimser olma becerileri gelişmiş bir öğrenci daha düşük sınav kaygısına sahiptir. Kendilerini strese karşı daha dirençli, iyimser ve duygularını kontrol edebilen öğrenciler daha yüksek düzeyde psikolojik iyi oluş bildirdiler.

Sonuç 6: Okullardaki öğrenme ortamı ve iklim, becerilerin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Örneğin, rekabetçi bir okuldaki öğrencilerde yüksek sınav kaygısı görülebilir.

PISA sonuçları, öğrencilerin kendilerini endişeli hissettiren şeyin sınavın sıklığı değil, algılanan öğretmen desteğinin eksikliği olduğunu göstermiştir.

Öğrencilere adil davranıldığında, okul ve personelin öğrencilere aidiyet duygusunu geliştirmede yardımcı olduklarında, disiplinli, yapılandırılmış ve işbirlikçi ortam sağlandığında, çevre destekleyici ve daha az cezalandırıcı olduğunda sosyal ve duygusal beceriler daha iyi gelişir, şiddetli ve olumsuz etkileşimlere girme olasılıkları daha düşük olur.

Kaynakça:

https://www.oecd.org/education/ceri/social-emotional-skills-study/about/

https://www.oecd.org/education/ceri/social-emotional-skills-study/measure/

https://oecdedutoday.com/new-approach-social-emotional-skills/amp/